article banner
Makaleler

İhracatın Finansmanı ve Devlet Destekleri

Firmalar, finansman stratejileri doğrultusunda belirledikleri farklı araçlarla firmaya fon girişi sağlayabilirler. Fon temininin sağlanması; doğrudan sermayedarların özsermayeyi artırması, girişim ve yatırım fonu (private equity/venture capital) temini, toplu fonlama (crowd-funding) ve halka arzla mümkün olabilmektedir.

Güncel makro-ekonomik veriler ve halihazırda yaşanan likidite sıkıntısı dikkate alındığında, sermayedarların özsermaye artışı sağlamasının ya da yatırım fonlarının yeni firmalara yatırım iştahının bugünlerde çok yüksek olmadığını söylemek yanlış olmayacaktır. Toplu fonlama ise (crowd-funding, bu konuyu sonraki yazılarımızda ele alacağız) özellikle gelişmiş ülkelerde web tabanlı olarak yapılan ve bir ürün ya da proje özelinde kullanılan bir fon temini yöntemidir.

Firmalara bir kaynaktan daha finansman girişi mümkün ki bu da devletin bütçesi dahilinde vermekte olduğu devlet destekleridir. Yatırımın desteklenmesinden, Ar-Ge faaliyetlerine, ihracatı temel alan hibelerden, KOBİ’lerin kalkındırılmasına kadar geniş bir yelpazede bu teşviklerden bahsedebiliriz. Bu yazı, ihracat yapan ya da ihracat yapmak üzere hazırlık içerisinde bulunan firmalara verilen devlet desteklerini konu almaktadır.

Günümüzde ülkemizdeki firmalar müşteri ve hizmet çeşitliliğini artırdığı, kaliteli ve tasarımı farklı ürünlere yatırım yapabildiği ve bu ürünleri ihraç edebildiği sürece var olabilmektedir. Özellikle Türk Lirasının Dolar ve Euro karşısındaki değer kaybıyla birlikte, şayet girdi temini ithalat yoluyla yapılmıyorsa, ürünlerimizin uluslararası piyasada rekabetçiliğinin artması nedeniyle, ihracat, firmalar açısından daha cazip hale gelmektedir.

Türkiye’de 2018 yılı itibariyle yapılan 168,1 milyar dolarlık tarihi rekor seviyesindeki ihracat yaklaşık 71 bin ihracatçı firma tarafından yapılmıştır. Dünya ticaretinden ülkemizin ihracatının aldığı pay binde 89 seviyesindedir. Bu oranın Türkiye gibi güçlü ihracat hedefleri olan bir ülke için daha yüksek seviyelere çekilmesi hükümetin öncelikleri arasında yer almaktadır. Bu durum, özellikle tasarım, kalite ve markalı ihracat yapan firmalara genel bütçeden ayrılan payın artırılması sonucunu doğurmaktadır.

Bu kapsamda, firmalara verilen ihracat desteklerini firmaların olgunluk seviyeleri ve verilen desteklerin içeriğine göre 3 gruba ayırabiliriz:

  • İlk grupta, ihracat yapmayı hedefleyen firmaların ihracata hazırlık aşamasında ihtiyaç duyduğu destekler bulunmaktadır. Bu desteklerle, firmanın pazara girmek üzere pazarın araştırılmak üzere ziyaret edilmesi ve fuarlar aracılığıyla pazardaki oyuncuların öğrenilmesi, daha sonraki aşamada ise pazara ilişkin detayların incelendiği pazar araştırması raporlarının hazırlatılması mümkündür. Pazara girmeye karar verilmesinin akabinde o pazarda geçerli kalite ve sertifikasyon belgeleri gibi pazara giriş belgeleri de teşvike konu edilebilmektedir. Sektörel olarak düzenlenen alım heyetleri ve ticaret heyetleri ile e-ticaret sitelerine üyelik bedelleri de ayrıca desteklenen faaliyetler arasında yer almaktadır.
  • İkinci grupta, ihracat yaptığı ülkeye penetrasyonu sağlamış ve bu ülkede operasyonlarını belirli bir aşamaya kadar taşımış şirketlere verilen destekler yer almaktadır. Yurtdışında ofis, depo, showroom gibi birimleri bulunan, bu ülkelerde tanıtım faaliyetleri gerçekleştiren, tasarımlarını yurtdışındaki müşterilerine satabilen ve dolayısıyla firmasında Türk ya da yabancı uyruklu tasarımcı istihdam eden şirketlerin faaliyetleri farklı destek kalemleri ile teşvik edilmektedir. Ayrıca, yatay ya da dikey entegrasyon operasyonel modeli de gözetilerek sektöründeki diğer firmalarla bir araya gelen firmaların kümelenme modeliyle birlikte gerçekleştirdikleri danışmanlık, pazara giriş ve eğitim faaliyetleri de bu grubun destekleri arasında bulunmaktadır. Bunlara ilaveten, şayet firma küresel ölçekte bir firma/markaya ara malı tedariki sağlıyorsa bu durumda yine farklı destek unsurlarının devrede olduğunu görmekteyiz.
  • Üçüncü ve son gruptaki destekler ise, kurumsallaşma, tasarımdaki farklılığı, marka bilinirliği ve ihracat potansiyeli gibi alanlarda belirli bir olgunluk seviyesine ulaşmış şirketleri hedeflemektedir. Firmaların tasarım ve markalaşma faaliyetlerinin desteklenmesi üzerine kurgulanan bu teşviklerle gerek yurtiçinde gerekse yurtdışındaki operasyonların finanse edilmesi hedeflenmektedir.
    • Mal ve hizmet sektörlerinde pek çok alt sektöre ulaşmayı başarmış Turquality Projesi kapsamında firmanın yurtdışındaki birimleri, sponsorluklar dahil olmak üzere tanıtım faaliyetleri, markalaşmaya dönük aktiviteleri, satın alınan danışmanlık hizmetleri ile kalitelendirme ve sertifikasyon belgelerine ilişkin yapılan harcamalar belirlenmiş oranlarda desteklenmektedir.
    • Tasarım desteklerinde ise firmalardaki tasarım ikliminin ve kültürünün oluşturulmasının cesaretlendirilmesi üzerine kurulmuş bir sistem mevcuttur. Dolayısıyla tasarım ve Ar-Ge kültürünün esas alındığı firmaların tasarım faaliyetlerine ilişkin harcamalarının belirli oranlarda teşviki mümkün bulunmaktadır.

Sonuç olarak, farklı finansman modelleri söz konusu olmakla birlikte, özellikle likidite sıkıntısının ciddi boyutlarda yaşandığı bugünlerde, sektöründeki rakiplerinden farklılaşmaya çalışan firmaların, ihracata, tasarıma, markalaşmaya, küresel oyuncu olmaya yönelik olarak devletin sunduğu imkanlardan azami derecede faydalanması, gerek firmaların rekabetçiliklerini artırabilmeleri ve gerekse firmaya fon temin edilebilmesi bakımından büyük önem arz etmektedir.

Esin Açıkgöz

Partner, Danışmanlık Hizmetleri

Yazar
Esin Açıkgöz