article banner
Makaleler

UFRS 9 Finansal Araçlar Standardı

UMS 39’un yerini alan ve 1 Ocak 2018 tarihinden itibaren yürürlüğe giren yeni Finansal Araçlar Standardı ne gibi değişiklikler getirmektedir?

UFRS/TFRS 9, Finansal Araçlar Standardı Uluslararası Finansal Raporlama Standartları’na (UFRS) ve Türkiye Finansal Raporlama Standartları’na (TFRS) göre raporlama yapan tüm işletmeleri, özellikle finansal kuruluşları ilgilendirmektedir. Finansal varlık ve yükümlülüklerin sınıflandırılması ve ölçümü ile riskten korunma muhasebesine ilişkin yeni hükümler ve beklenen kredi zararlarına dayalı yeni değer düşüklüğü modelini içermektedir. Finansal tablo kullanıcılarına işletmenin gelecekteki nakit akışlarının tutarını, zamanlamasını ve belirsizliğini değerlendirebilmeleri için, ihtiyaca uygun ve faydalı bilginin sunulması amacıyla finansal varlıklara ve finansal yükümlülüklere ilişkin finansal raporlama ilkelerini belirlemektir. Standardın getirdiği yönetim modeli yaklaşımında finansal varlıklar yönetimin bakış açısını yansıtan kategorilerde sınıflandırılacaktır. 31 Aralık 2018 tarihi itibariyle UFRS’ye uygun olarak hazırlanacak finansal tablolarda, finansal tablo dipnotları yeni veya düzeltilmiş açıklamaları içerecek şekilde sunulacaktır.

UFRS uygulayan işletmeler 31 Aralık 2018 tarihli finansal tablolarında UMS 39 yerine UFRS 9’da yer alan değer düşüklüğü hükümlerini uygulayacaklardır. Bu Standard ile finansal araçların sınıflandırılma ve ölçüm kriterlerinde önemli değişiklikler olmuştur. En önemli noktalardan biri, UMS 39’a göre değer düşüklüğünün meydana geldiğine dair objektif kanıtın mevcut olması halinde finansal araç üzerinden kredi riski karşılığı ayrılmakta iken, UFRS 9 gereği geleceğe yönelik beklenen zarar modeli oluşturularak beklenen zarar karşılıkları ayrılacaktır. UFRS 9, 2008’deki finans krizinden sonra finansal araçlar standartlarının ihtiyaca tam olarak cevap vermemesinden yola çıkılarak farklı aşamalarda hazırlanmıştır.

Sınıflandırma ve ölçme

UFRS 9 finansal varlık ve yükümlülüklerinin sınıflandırılma, ölçülme, bilanço dışına alınma ve korunma muhasebesi kriterlerine rehberlik etmektedir. UFRS 9’un riskten korunma muhasebesinin riskten korunma yöntemleri ile birebir ilişkisi nedeniyle riskten korunma muhasebesini işletmenin risk yönetim faaliyetiyle daha uyumlu bir şekilde düzenlenmesi amaçlanmıştır. 
UFRS 9 ile getirilen en önemli değişiklik sınıflandırma ve ölçme kriterleridir. UFRS 9’ a göre finansal araçlar 3 farklı grupta sınıflandırılmaktadır:

1) İtfa edilmiş maliyeti üzerinden ölçülen finansal varlıklar: Bu kategori sözleşmeye bağlı nakit akışları ana para ve faiz ödemelerinden oluşan ve yönetim modeli tahsilat amaçlı tutulan finansal varlıklar için uygulanır. 
2) Gerçeğe uygun değer değişimi diğer kapsamlı gelire yansıtılarak ölçülen finansal varlıklar: bu kategori sözleşmeye bağlı nakit akışları ana para ve faizden oluşan ve yönetim modeli nakit tahsilat ve satış olan finansal varlıklara uygulanır.
3) Gerçeğe uygun değer değişimi kâr zarara yansıtılarak ölçülen finansal varlıklar: bu kategori diğer iki kategori dışında kalan finansal varlıklar ve diğer öz kaynak araçları için kullanılır.
Finansal varlıklar, bunlarla ilgili hedeflere ulaşılması ve yönetimi için kullanılan yönetim modelleri ile finansal varlığın sözleşmenin yol açtığı nakit akışlarının özellikleri dikkate alınarak sınıflandırılmaktadır.

Yönetim Modeli Testi

Finansal varlıkların sınıflandırılmasına ilişkin yönetim modeli anlayışı getirilmiştir. Finansal varlıkların yönetimi için işletmenin kullandığı iş modeli finansal varlıkların yönetiliş şekli ile sözleşmenin yol açtığı nakit akışları ile finansal varlığın satışından elde edilen nakit akışlar veya her ikisinden elde edilen nakit akışlardan sağlanacak olmasına bağlıdır. 

İşletmenin iş modeli, belirli bir yönetim amacına ulaşılması için finansal varlık gruplarının birlikte nasıl yönetildiğini gösteren bir düzeyde belirlenecektir. 

İşletmenin iş modeli, nakit akışı oluşturmak amacıyla finansal varlıkların ne şekilde yönetildiğini içerir. İş modeli nakit akışlarının, sözleşmeye bağlı nakit akışlarının tahsilatından mı, finansal varlıkların satışından mı ya da her ikisinden mi kaynaklanacağını belirler. 

Buna göre belli başlı iki iş modeli belirlenmiştir. Bu iki iş modeli dışında kalan finansal varlıklar gerçeğe uygun değer değişimi kâr zarara yansıtılarak ölçülür. 

a) Hedefi finansal varlığın sözleşmeye bağlı nakit akışlarını tahsil etmek olanlara ilişkin iş modeli.
b) Hedefi finansal varlığın sözleşmeye bağlı nakit akışlarını tahsil etmek ve finansal varlığı satmak olan iş modeli.

Nakit akış testi

Finansal varlıkların itfa edilmiş maliyet veya gerçeğe uygun değer değişimi diğer kapsamlı gelire yansıtılarak ölçülüp sınıflandırılmasını etkileyen ikinci şart nakit akışların sadece ana para ve faizden oluşması testidir. Bu testin uygulanması açısından anapara finansal varlığın ilk defa finansal tablolara alınması sırasındaki gerçeğe uygun değeridir. Faiz ise aşağıdaki bileşenlerden oluşur:

a) Paranın zaman değeri
b) Anapara bakiyesi ile ilişkili kredi riski
c) Borçlanma ile ilgili diğer temel riskler ve maliyetler
d) Brüt kâr marjı

Sözleşmeye bağlı nakit akışlar sadece anapara ve faizden oluşan nakit akışların şartları temel borçlanma sözleşmesinden kaynaklanır. Finansal varlıkların yönetimi için işletmenin kullandığı iş modeli, amaca ulaşmak için işletmenin gerçekleştirdiği faaliyetlerle izlenebilir. Bu modele ilişkin kanıtlar çeşitli olabilir.

  1. a) İş modeli ve iş modeli kapsamında elde tutulan finansal varlıkların performanslarının işletmenin kilit yönetici personeline nasıl raporlandığı; 
    b) İş modeli ve iş modeli kapsamında elde tutulan finansal varlıkların performansını etkileyen riskler ve özellikle bu risklerin yönetim şekli;
    c) İşletme yöneticilerine verilen ilave ödemelerin nasıl belirlendiği (örneğin, ilave ödemelerin yönetilen varlıkların gerçeğe uygun değerine göre mi yoksa tahsil edilen sözleşmeye bağlı nakit akışlarına göre mi belirlendiği gibi.

Finansal yükümlülüklerin ölçme ve sınıflandırılmasında yapılan değişiklikler

UMS 39 kapsamında yer alan finansal yükümlülüklerin muhasebeleştirme kriterlerinin çoğu UFRS 9’a taşınmıştır. Finansal yükümlülükler bazı istisnalar haricinde itfa edilmiş maliyet üzerinden ölçülür. Gerçeğe uygun değer değişimi kâr veya zarara yansıtılan finansal yükümlülükler, türev ürünler de dâhil olmak üzere, sonraki muhasebeleştirmede gerçeğe uygun değerinden ölçülür.

UFRS 9 kapsamında bir işletme ihtiyaca uygunluk sağlamak maksadıyla bir finansal yükümlülüğü ilk defa finansal tablolara alma sırasında geri dönülemez bir şekilde gerçeğe uygun değer değişimi kâr veya zarara yansıtılarak ölçülen olarak tanımlayabilir.

İşletmenin gerçeğe uygun değer opsiyonu kullandığı durumlara ilişkin işletmenin kendi riskine ilişkin hususlarda değişiklikler yapılmıştır. Bir işletme finansal yükümlülüklerini gerçeğe uygun değer üzerinden ölçmeyi seçtiğinde, kredi riskinden kaynaklanan gerçeğe uygun değer değişimleri diğer kapsamlı gelir tablosunda muhasebeleştirilecektir. Gerçeğe uygun değer üzerinden ölçülen yükümlülüklerin (gerçeğe uygun değer opsiyonu kullanılanlar hariç) tüm gerçeğe uygun değer farkları kâr zarara yansıtılmaya devam edecektir. Gerçeğe uygun değer opsiyonu kullanılarak muhasebeleştirilen diğer finansal yükümlülükler bilançodan çıkarıldıklarında kapsamlı gelir tablosunda oluşan gerçeğe uygun değer farkları gelir tablosuna yansıtılmayıp özkaynak hesaplarında tutulur.

UFRS 9 kuralları gereği halka açık bir piyasada işlem görmeyen bir sermaye aracının teslimi ile tamamlanması öngörülen türev araçlardan kaynaklanan yükümlülüklerinin de gerçeğe uygun değer üzerinden muhasebeleştirilmesi gerekmektedir. UMS 39’a göre söz konusu türev işlemlerin yol açtığı yükümlülükler güvenli bir şekilde ölçülemediğinde maliyet değeri ile ölçülmesi gerekiyordu. UFRS/TFRS 9 ile bu durum değişmiştir.

Kayıttan Düşme

Kayıttan düşme, finansal varlığa ilişkin teminatın durumu da değerlendirilmek kaydıyla, finansal varlığın tamamı veya bir kısmı ile ilgili olabilir. Örnek olarak, işletme finansal varlığa ilişkin teminatı uygulamaya koymayı planlamakta ve teminattan finansal varlığın %40’tan daha azını geri kazanmayı beklemektedir. İşletmenin söz konusu finansal varlıktan daha fazla bir nakit akışı geri kazanmaya yönelik makul bir beklentisi bulunmaması durumunda, finansal varlığın geri kalan %60’ı kayıttan düşülür.

Değer düşüklüğü:

Finansal varlıklar için değer düşüklüğü ayrılmasında, UMS 39 ile UFRS 9 arasındaki en çarpıcı fark UFRS 9’un finansal varlıklara ilişkin değer düşüklüğü ayrılmasında beklenen zarar karşılığı ilkesini esas almasıdır. UMS 39 uyarınca ayrılan değer düşüklüğü karşılıkları beklenen zararlar için karşılık ayrılmasını içermediğinden değer düşüklüğü karşılıklarının gecikmeli olarak ayrılması söz konusu idi. UFRS 9 uyarınca ayrılacak değer düşüklüğü karşılıkları geleceğe yönelik finansal bilgi ve modelleme kullanılmasını gerektirmektedir. Geleceğe yönelik bilgi yaklaşımında ilk kayda alınmadan sonra kredi riskinde önemli bir bozulma görülmeyen finansal araçlar ile ilk kayda alınmadan sonra kredi riskinde önemli bir bozulma görülen finansal araçlar arasında ayrım yapılmalıdır.

İlk kayda alınmadan sonra kredi riskinde önemli bir bozulma gözlemlenmeyen finansal araçlar için 12 aylık beklenen zararlar karşılığı ayrılır. İlk kayda alınmadan sonra kredi riskinde önemli bir bozulma görülen finansal araçlar için ise ömür boyu beklenen kredi zararlarının finansal tablolara alınmasının gerekip gerekmediğine ilişkin değerlendirme yapılır. Modelin üçüncü aşamasında ise ilk kayda alınmadan sonra temerrüde uğramış olan finansal araçlar için faiz ilgili varlığın itfa edilmiş değeri (değer düşüklüğü karşılığı düşüldükten sonra) üzerinden hesaplanır.

Beklenen zarar karşılığı modeli:

1.Aşama

2.Aşama

3.Aşama

a) İlk kayda alınmadan sonra kredi riskinde ciddi bir bozulma olmayan veya raporlama tarihinde düşük kredi riskine sahip finansal varlıklar

a) İlk kayda alınmadan sonra kredi riskinde ciddi bir bozulma meydana gelen, ancak kredi riskindeki düşüşe ilişkin objektif kanıtı bulunmayan finansal varlıklar

a) Kredi riskinde ciddi bir bozulma meydana gelen ve temerrüde düştüğüne dair objektif kanıtı mevcut olan finansal varlıklar

b) Bu varlıklar için 12 aylık beklenen zarar karşılığı ayrılır.

b) Bu varlıklar için ömür boyu beklenen zarar karşılığı ayrılır.

b) Bu varlıklar için ömür boyu beklenen zarar karşılığı ayrılır.

c) Bu varlıklar için faiz getirisi varlığın brüt taşınan defter değeri üzerinden hesaplanır. 

c) Bu varlıklar için faiz getirisi varlığın brüt taşınan defter değeri üzerinden hesaplanır.

c) Bu varlıklar için faiz getirisi varlığın taşınan net defter değeri üzerinden (beklenen kredi zarar karşılığı düşüldükten sonra) hesaplanır.


UFRS 9’da açıklanan kavramsal çerçeve, beklenen kredi zarar karşılığı modeli finansal varlıkların ilk kayda alınmadan nihai vadeye kadar takip edilmesini sağlayacaktır. Üç aşamadan oluşan modelin, ilk aşaması finansal varlığın ilk kayda alınması ile başlar ve beklenen zarar karşılığı 12 aylık bir süre göz önünde bulundurulup tahmin edilerek ölçülür. İkinci aşama ilk kayda alınmadan sonra kredi riskinde ciddi artışlar oluşan finansal araçları içerir. Bu varlıklar için tahmini beklenen ömür boyu zarar karşılığı ayrılır. Üçüncü aşamadaki finansal varlıklarda objektif değer düşüklüğü meydana gelmiştir. Bu varlıklar şüpheli veya temerrüde düşmüş varlıklar olarak sınıflandırılıp tahmini beklenen zarar karşılığı ayrılır. UFRS 9’da üçüncü aşamadaki değer düşüklüğünün tam bir tanımını yapmamakla birlikte, finansal güçlük, sözleşme şartlarının ihlali, iflas gibi bazı örnekler ışık tutmaktadır. Dolayısıyla kuruluşlar ilgili aşamaları saptamak ve aralardaki geçişler için politikalarını belirleyip, mevcut bilgi ve geleceğe yönelik ölçümlerden faydalanmalıdır.

Sonuç:
UFRS 9 Standardı başta finans kurumlar olmak üzere tüm kurumlar üzerinde önemli bir etkisi olacaktır. Finansal araçların kapsamı çok geniş olduğundan UFRS’ye göre raporlama yapan birçok işletme bu standardın kendisini ne şekilde etkilediğini değerlendirmelidir. UFRS 9’un etkin ve doğru bir şekilde uygulanması için mali işlerden sorumlu olan tarafların, hissedarların, denetçilerin sürece dahil olmaları, geleceğe yönelik modellerin validasyonu ve onaylaması için uzmanlarca gerçekleştirilecek çalışmaların planlanması önem taşımaktadır. Şirketler bu standarda geçiş için bilanço yapılarını çok iyi incelemeli ve bilançolarında yer alan finansal varlıklarının ne amaçla tutulduğuna dair yönetim modelini yazılı hale getirmelidir. Standardın içeriğinde tanımlanan finansal varlık kategorilerine göre ölçüm esaslarını belirlemelidir. Gerçeğe uygun değerleri belirlenen finansal varlıkların gerçeğe uygun değer değişimlerinin, standard hükümlerine göre gelir tablosunda veya kapsamlı gelir gelir tablosuna yansıtılacağına karar verilmelidir. Gelecekteki beklentilere göre beklenen zarar karşılığı ayrılması sebebiyle finansal araçlar üzerinden ayrılacak değer düşüklüğü karşılıkları artacak veya bilançolarda dalgalanmaya yol açacaktır. Beklenen zarar karşılıklarının tahmin edilmesi ve hesaplanması için kredi risk modellerine ihtiyaç vardır. İşletmelerin UMS 39’dan UFRS 9’a geçişi etkin bir şekilde planlaması, uygulamaya geçirilecek bilgi sistemlerinde ve süreçlerde yapılması gereken değişiklikleri tespit etmeleri gerekmektedir.

 

Yazar
Jale Akkaş İletişim